Deprem Sonrası Şehir Planlamasında Bilimsel ve Dirençli Yapılaşma Vurgusu
Deprem Sonrası Şehir Planlamasında Bilimsel ve Dirençli Yapılaşma Vurgusu
6 Şubat 2023 tarihinde meydana gelen ve 11 ili etkileyen büyük depremler, on binlerce insanın hayatını kaybetmesine ve milyonlarca insanın yaşam alanlarının yok olmasına neden oldu. Deprem felaketinin ardından şehir plancıları, kentlerin afetlere karşı daha dayanıklı hale getirilmesi gerektiğini vurguluyor.
Haber Giriş Tarihi: 05.02.2025 14:18
Haber Güncellenme Tarihi: 05.02.2025 14:19
Kaynak:
Haber Merkezi
Şehir Planlamasında Bilimsel Yaklaşım Şart
Şehir Plancıları Odası Gaziantep Temsilcisi Gözde Haksal, yaptığı açıklamada, bu büyük felaketin sadece doğal bir afet olmadığını, aynı zamanda plansız ve denetimsiz kentleşmenin yarattığı ağır bir sonuç olduğunu belirtti. Türkiye’nin üç büyük aktif fay hattı üzerinde yer aldığını hatırlatan Haksal, depremlerin kaçınılmaz olduğunu ancak bunların yıkıcı bir felakete dönüşmemesi için bilimsel planlama ilkelerine bağlı kalınması gerektiğini söyledi.
Kentlerimiz Depreme Hazır mıydı?
Depremin etkileri, kentlerin afetlere karşı yeterince hazırlıklı olmadığını bir kez daha gözler önüne serdi. Haksal, özellikle şu eksikliklerin felaketin boyutlarını büyüttüğünü belirtti:
• Acil toplanma alanlarının yetersizliği ve vatandaşların bu alanlar hakkında yeterli bilgiye sahip olmaması,
• Yapıların depreme dayanıklılığının yeterince denetlenmemesi ve riskli yapıların tespit edilmesine rağmen önlem alınmaması,
• Şehir içi ve şehirler arası ulaşım bağlantılarının, teknik ve teknolojik altyapı sistemlerinin yetersiz kalması.
Deprem Sonrası Planlama Süreci Nasıl Olmalı?
Gözde Haksal, afet sonrası yapılaşma sürecinin sadece yeni yaşam alanları inşa etmek değil, güvenli ve yaşanabilir kentler oluşturmak için bir fırsat olarak değerlendirilmesi gerektiğini vurguladı. Ancak plansız ve aceleyle yapılan müdahalelerin gelecekte daha büyük riskler oluşturabileceğine dikkat çekti.
Haksal, deprem sonrası planlama sürecinde dikkat edilmesi gereken temel unsurları şöyle sıraladı:
1. Bilimsel ve Şeffaf Bir Planlama Süreci
• Şehir plancıları, mühendisler, mimarlar ve yer bilimcilerden oluşan uzman ekipler tarafından yönetilmeli,
• Kararlar şeffaf bir şekilde alınmalı ve halkın sürece katılımı sağlanmalı.
2. Zemin Etütleri ve Mikro Bölgeleme Çalışmaları
• Yeni yapılaşma alanları belirlenirken detaylı zemin etütleri yapılmalı,
• Aktif fay hatları ve zayıf zemin bölgeleri yapılaşmaya açılmamalı,
• Deprem riski taşıyan alanlar park, yeşil alan veya toplanma alanı olarak değerlendirilmeli.
3. Geçici Barınmadan Kalıcı ve Dirençli Konutlara Geçiş
• Yeni yerleşim alanlarının ulaşım, altyapı ve sosyal donatılarıyla birlikte planlanması sağlanmalı.
4. Afet Odaklı Kentleşme ve Dirençli Yapılar
• Yüksek katlı ve yoğun yapılaşmadan kaçınılmalı,
• Deprem yönetmeliğine uygun yapılaşma sağlanmalı,
• Sıkı denetim mekanizmaları oluşturulmalı.
5. İmar Affından Kesinlikle Kaçınılmalı
• Geçmiş depremlerden alınan dersler doğrultusunda imar aflarına kesinlikle izin verilmemeli,
• Yapıların güvenliği sürekli olarak denetlenmeli.
6. Afet Yönetimi ve Eğitim Çalışmaları Güçlendirilmeli
• Halk afet yönetimi konusunda bilinçlendirilmeli,
• Yerel yönetimlerin afet koordinasyon kapasitesi artırılmalı.
7. Kentlerin Sosyal Dayanıklılığı Güçlendirilmeli
• Afetlerin sadece fiziksel değil, toplumsal etkileri de göz önünde bulundurulmalı,
• Dezavantajlı grupların afetlere karşı daha iyi hazırlanabilmesi için sosyal altyapılar güçlendirilmeli.
“Yaralarımızı Birlikte Saracağız”
Şehir Plancıları Odası Gaziantep Temsilcisi Gözde Haksal, açıklamasının sonunda, kentlerin yeniden inşası sürecinde şehir plancılarının üzerine düşen sorumluluğu yerine getireceğini ve bilimsel temellere dayalı, sürdürülebilir, güvenli kentler oluşturulması için çalışacaklarını belirtti. Haksal, “Yaralarımızı birlikte saracağız” diyerek, bu süreçte ortak akıl ve dayanışmanın önemine dikkat çekti.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Deprem Sonrası Şehir Planlamasında Bilimsel ve Dirençli Yapılaşma Vurgusu
6 Şubat 2023 tarihinde meydana gelen ve 11 ili etkileyen büyük depremler, on binlerce insanın hayatını kaybetmesine ve milyonlarca insanın yaşam alanlarının yok olmasına neden oldu. Deprem felaketinin ardından şehir plancıları, kentlerin afetlere karşı daha dayanıklı hale getirilmesi gerektiğini vurguluyor.
Şehir Planlamasında Bilimsel Yaklaşım Şart
Şehir Plancıları Odası Gaziantep Temsilcisi Gözde Haksal, yaptığı açıklamada, bu büyük felaketin sadece doğal bir afet olmadığını, aynı zamanda plansız ve denetimsiz kentleşmenin yarattığı ağır bir sonuç olduğunu belirtti. Türkiye’nin üç büyük aktif fay hattı üzerinde yer aldığını hatırlatan Haksal, depremlerin kaçınılmaz olduğunu ancak bunların yıkıcı bir felakete dönüşmemesi için bilimsel planlama ilkelerine bağlı kalınması gerektiğini söyledi.
Kentlerimiz Depreme Hazır mıydı?
Depremin etkileri, kentlerin afetlere karşı yeterince hazırlıklı olmadığını bir kez daha gözler önüne serdi. Haksal, özellikle şu eksikliklerin felaketin boyutlarını büyüttüğünü belirtti:
• Acil toplanma alanlarının yetersizliği ve vatandaşların bu alanlar hakkında yeterli bilgiye sahip olmaması,
• Yapıların depreme dayanıklılığının yeterince denetlenmemesi ve riskli yapıların tespit edilmesine rağmen önlem alınmaması,
• Şehir içi ve şehirler arası ulaşım bağlantılarının, teknik ve teknolojik altyapı sistemlerinin yetersiz kalması.
Deprem Sonrası Planlama Süreci Nasıl Olmalı?
Gözde Haksal, afet sonrası yapılaşma sürecinin sadece yeni yaşam alanları inşa etmek değil, güvenli ve yaşanabilir kentler oluşturmak için bir fırsat olarak değerlendirilmesi gerektiğini vurguladı. Ancak plansız ve aceleyle yapılan müdahalelerin gelecekte daha büyük riskler oluşturabileceğine dikkat çekti.
Haksal, deprem sonrası planlama sürecinde dikkat edilmesi gereken temel unsurları şöyle sıraladı:
1. Bilimsel ve Şeffaf Bir Planlama Süreci
• Şehir plancıları, mühendisler, mimarlar ve yer bilimcilerden oluşan uzman ekipler tarafından yönetilmeli,
• Kararlar şeffaf bir şekilde alınmalı ve halkın sürece katılımı sağlanmalı.
2. Zemin Etütleri ve Mikro Bölgeleme Çalışmaları
• Yeni yapılaşma alanları belirlenirken detaylı zemin etütleri yapılmalı,
• Aktif fay hatları ve zayıf zemin bölgeleri yapılaşmaya açılmamalı,
• Deprem riski taşıyan alanlar park, yeşil alan veya toplanma alanı olarak değerlendirilmeli.
3. Geçici Barınmadan Kalıcı ve Dirençli Konutlara Geçiş
• Yeni yerleşim alanlarının ulaşım, altyapı ve sosyal donatılarıyla birlikte planlanması sağlanmalı.
4. Afet Odaklı Kentleşme ve Dirençli Yapılar
• Yüksek katlı ve yoğun yapılaşmadan kaçınılmalı,
• Deprem yönetmeliğine uygun yapılaşma sağlanmalı,
• Sıkı denetim mekanizmaları oluşturulmalı.
5. İmar Affından Kesinlikle Kaçınılmalı
• Geçmiş depremlerden alınan dersler doğrultusunda imar aflarına kesinlikle izin verilmemeli,
• Yapıların güvenliği sürekli olarak denetlenmeli.
6. Afet Yönetimi ve Eğitim Çalışmaları Güçlendirilmeli
• Halk afet yönetimi konusunda bilinçlendirilmeli,
• Yerel yönetimlerin afet koordinasyon kapasitesi artırılmalı.
7. Kentlerin Sosyal Dayanıklılığı Güçlendirilmeli
• Afetlerin sadece fiziksel değil, toplumsal etkileri de göz önünde bulundurulmalı,
• Dezavantajlı grupların afetlere karşı daha iyi hazırlanabilmesi için sosyal altyapılar güçlendirilmeli.
“Yaralarımızı Birlikte Saracağız”
Şehir Plancıları Odası Gaziantep Temsilcisi Gözde Haksal, açıklamasının sonunda, kentlerin yeniden inşası sürecinde şehir plancılarının üzerine düşen sorumluluğu yerine getireceğini ve bilimsel temellere dayalı, sürdürülebilir, güvenli kentler oluşturulması için çalışacaklarını belirtti. Haksal, “Yaralarımızı birlikte saracağız” diyerek, bu süreçte ortak akıl ve dayanışmanın önemine dikkat çekti.
Kaynak: Haber Merkezi
En Çok Okunan Haberler