KÖTÜ ALIŞKANLIKLARDAN KURTULMANIN EN KOLAY YOLU

Yazının Giriş Tarihi: 12.07.2024 17:14
Yazının Güncellenme Tarihi: 12.07.2024 17:14

Sevgili kardeşlerim, Allah’a sonsuz hamd ve şükrederiz ki bir defa daha Allah’ın huzurunda birlikteyiz, mutluluktan bahsetmek üzere…

Nefsin 19 afetinden bir tanesi kötü alışkanlıklar yani iptilalardır. İptila, Allah’ın yasak ettiği şeylerin kişiyi esir almasıdır. Arzunun, vazgeçilemeyecek dereceye ulaşmış halidir. Allah’ın haram ettiği şeyler konusunda bir talep duyuyorsanız bu talep arzudur; asla sevgi değildir. Şarap sevgisi diye, rakı sevgisi diye, eroin sevgisi diye bir sevgi söz konusu olamaz. Bunlar iptilalardır. Dikkat edin, sevgi sadece huzur verir, mutluluk verir. Eşinize karşı duyduğunuz sevgi eğer sevgiyse onu sevmek sizi huzurlu kılar. Çocuklarınıza karşı duyduğunuz şey sevgi ise onları sevmek sizi huzurlu kılar. Yüce Rabbimiz kötü alışkanlıklar konusunda diyor ki:

5/MÂİDE-90, 91: Ey âmenû olanlar! Ancak şarap, kumar, (tapınmak için konulan) dikili taşlar (putlar) ve fal okları, şeytanın işlerinden pis şeylerdir. Artık bunlardan kaçının. Umulur ki böylece siz felâha erersiniz. Oysa ki şeytan, şarap ve kumar ile aranıza düşmanlık ve kin sokmak ve sizi Allah'ı zikretmekten ve namaz kılmaktan alıkoymak ister. Siz artık (bunlara) son verdiniz mi?

Kötü alışkanlıklar şeytanın eseridir. Şeytanla farkına bile varmadan iş birliği içinde olursunuz. Amacı, iptilalar vasıtasıyla insanların arasına kin ve düşmanlık sokmak ve aynı zamanda namazdan ve zikirden alıkoymaktır. İblis, iptila afetine tesir ederek kişiyi -tövbesine rağmen- tövbesini bozdurarak aynı günahı tekrar tekrar işlemeye sevk eder.

İnsanlar kafayı çekerler. “Hayattan kâm alıyoruz.” derler. Hayır, kâm almıyorlar, gam alıyorlar hayattan. Oysaki Allah’ın istediği şey; hepinizin mutluluğudur. Bütün kapılarını sizin için açık tutar. Ne zaman isterseniz o kapılardan geçin ve hedefe ulaşın. Bu, samimiyetle Allah’a yönelmenize bağlıdır.

İptilalardan kurtulup mutlu olmanız bir talebinize dayalı: Allah’a ulaşmayı dileyeceksiniz. İşte konunun başlangıcı bu: Allah’a ulaşmayı dilemek. Kişi Allah’a ulaşmayı dilediği anda bütün günahları için tövbe etmiş sayılır ve gideceği yer cennettir. Birçok kişi sözlerime inanmayacaktır. "Bu kadar günahkârken, hiç kimseye söyleyemediğim günahlarım varken ben mi cennete gideceğim?" diyeceksiniz. Evet, sen. Hangi günahların sahibi olursan ol, Allah’a ulaşmayı kalbinden dileyebilirsen mutlaka Allah'ın cennetine gireceksin.

Dileyip dilemediğinizi anlamanız çok kolay sevgili kardeşlerim. Çünkü çok bariz bir farklılık olur. Kötü alışkanlıkların karşılığı, ruhumuzdaki meziyetlerdir. Allahû Tealâ sizi meziyet sahibi kılar. Namazdan hoşlanmazken, zikirden hoşlanmazken, oruç tutmak size ağır gelirken, bunların hepsinin doyulmaz zevkler olduğunu yaşayacaksınız. O zaman Allah'a sonsuz hamd ve şükredeceksiniz. Hani bir şarkı var ya: "Bana ne oldu, ben bilemem. Eski halimi hiç göremem." diye. Size ne olduğunu siz bilemezsiniz, size ne yaptığını Allah bilir. Sizi adam eder, Kendisine layık kılar, cennetine layık kılar. Allahû Tealâ diyor ki:

29/ANKEBÛT-5: Kim Allah’a mülâki olmayı (hayattayken Allah’a ulaşmayı) dilerse, o taktirde muhakkak ki Allah’ın tayin ettiği zaman mutlaka gelecektir (ruhu mutlaka hayattayken Allah’a ulaşacaktır). Ve O; en iyi işiten, en iyi bilendir.

29/ANKEBÛT-6: Ve kim cihad ederse, o taktirde sadece kendi nefsi için cihad eder. Muhakkak ki Allah, âlemlerden müstağnidir (hiçbir şeye ihtiyacı yoktur).

Kim ruhunu hayattayken Allah’a ulaştırmayı dilerse, Allahû Tealâ bu dileği mutlaka yerine getireceğini söylüyor. Kişi Allah’a ulaşmayı dilediği an dünyası değişir. Mutluluğu yaşamaya başlar. Allah’tan hacet namazı ile mürşidini sorar. Allah ona mürşidini gösterir ve onu mürşidine ulaştırır. Mürşide tâbiiyetle birlikte nefs tezkiyesi başlar. Nefs tezkiyesi yapan kişi, Ankebût–6’da Allah’ın söylediğini nefs ile cihada başlamıştır. Artan zikri, nefsin kalbinin 7 kademede %51 nurlarla dolmasını sağlar. Nurlar mutluluğun sembolüdür.

Nefs Kademeleri

Nefs-i Emmare: İnsanın nefsinden emir almasıdır. Bu kademede 15 bin zikir ile kalbimizde %7 nur birikir. Kalpteki afetler, iptilalar azalmaya, yerine Allah’ın sevgisi yerleşmeye başlar.

Nefs-i Levvame: nur oranı ile artık nefsi tanımaya başlar ve onun doyumsuzluğunu, arzularını kınar hale geliriz.

Nefs-i Mülhime: %21 nur oranı ile Allah’tan ilham almaya başlarız.

Nefs-i Mutmainne: %28 nur oranıyla Allah'ın bizim için uygun gördüğü her şey ile tatmin oluruz.

Nefs-i Radiye: %35 nur oranıyla nefs rıza makamına ulaşır. Hayrı ve şerri ayırt eder. Başına gelen olaylarda Rabbinin oynadığı rolü iyi değerlendirir ve tevekkül eder.

Nefs-i Mardiye: %42 nur birikimiyle Allah’ın rızası kazanılır.

Nefs-i Tezkiye: %51 nur birikimiyle nurlar afetlere baskın çıkar. Burası, nefsin tezkiye olduğu, ruhun da Allah’a ulaştığı noktadır.

"Kim onu (nefsini) tezkiye etmişse felâha (kurtuluşa) ermiştir. (Şems-9)” Tasavvuf, nefsinize karşı savaş vermenin Allah’ın katındaki adıdır. Allah için olmak bir meziyettir, bir ayrıcalıktır; mutluluğun yegâne kapısıdır. Nefsinizdeki afetler azaldıkça iblisin üzerinizdeki tesiri azalır. Allah ile iç içe bir dünyada her şey sizin için güzelleşir. Hepinizin kötü alışkanlıklardan kurtulup tüm meziyetlerin sahibi olmanızı Efendimizin himmetiyle Yüce Rabbimizden diliyoruz. Allah hepinizden razı olsun.

DR. ABDULCABBAR BORAN

www.ibrahimlive.com

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.