Allah'a sonsuz hamd ve şükrederiz ki; Allah'tan bahsetmek üzere, sevgiden bahsetmek üzere bir aradayız.
Sevgili kardeşlerim, biliniz ki Allah tarafından çok seviliyorsunuz, beklemediğiniz kadar, umut etmediğiniz kadar çok seviliyorsunuz. Yaratılışımızın temel sırrı sevgidir. Allahû Tealâ bizi sevmiş ve yaratmıştır. Ve ister ki herkes Allah sevgisini öğrensin, ister ki herkes Allah’ın sevgisi ile birbirini sevsin ve ister ki herkes birbirini mutlu etsin ve en zirve noktadaki mutluluğu yaşasın.
Mutluluk arayan sevgili kardeşlerim! Hepiniz için biliniz ki; mutluluğun anahtarı sevgidir. Birçok insan böyle dediğimiz zaman şunu düşünür: “Tabii, etrafımdaki insanlar bana güzel davranırlarsa, beni severlerse bu olabilir.” Bunu söyleyen kişi topun kendisinde olduğunu bilmiyor. Top sizde sevgili kardeşlerim. Severseniz sevilirsiniz. Hiçbir zaman "Onlar beni sevsin de ben o zaman onları severim." tarzında bir bencilliğe kapılmamalısınız. Onlar sizi sevseler de siz etrafınızdaki insanları sevmelisiniz, sevmeseler de gene sevmelisiniz, en azından sevmeye çalışmalısınız. Ne güzel demiş Mevlânâ Hazretleri: “Yarım nefeslik bu hayatında, sevgiden başka bir şey planlama.”
Allah Resûl’ü (S.A.V) Efendimiz buyuruyor ki: “Birbirinizden nefret etmeyin, birbirinize haset etmeyin, birbirinize sırt çevirmeyin. Ey Allah’ın kulları! Kardeş olun.” (Buhari, Edeb- 57,62)
Peki, ne ölçüde bir sevgi olmalı bu? Peygamber Efendimiz (S.A.V) bu konuda buyuruyor ki: “Müminler birbirini sevmede, birbirlerine merhamet ve şefkat göstermede tıpkı bir organı rahatsızlandığında diğer organları da uykusuzluk ve yüksek ateşle bu acıyı paylaşan bir bedene benzer.”
Bundan 14 asır evvel sahâbe, Nebîler Sultanı Peygamber Efendimiz (S.A.V)’e tâbî olmadan evvel sevgiyi bilmiyorlardı. Bildikleri şey nefretti. Aralarındaki kan davaları sebebiyle insan öldürmekte sakınca görmeyen, kız çocuklarını diri diri toprağa gömen, defaatle kervan soyan, fal oklarına bakan, her gün sarhoş olan bir topluluktu. Allah’ın sevgisidir ki, Allah Resûl'ü (S.A.V) Efendimizin sevgisidir ki, o sahâbeyi bulundukları cehennemin en derin çukurlarından aldı, dünyadaki en üstün insanların arasına ulaştırdı.
Allahû Tealâ Âli İmrân-103’te diyor ki: “Ve hepiniz, Allah’ın ipine sımsıkı tutunun, fırkalara ayrılmayın! Ve Allah’ın sizin üzerinizdeki ni’metini hatırlayın; siz (birbirinize) düşman olmuştunuz. Sonra sizin kalplerinizin arasını birleştirdi, böylece O’nun (Allah’ın) nimeti ile kardeşler oldunuz…”
Bu âyet-i kerimede çok önemli bir husustan bahsediliyor; nefretin, kinin, düşmanlığın sevgiye dönüştüğü bir ortam. Bunun başlangıç noktası: Allah’ın ipine sımsıkı sarılmak. Allah’ın uzattığı ipi yakalamak, Allah’ın ipine sımsıkı sarılmak; bir taleple, Allah’a ulaşmayı dilemekle gerçekleşir: “Yarabbi! Ben Sana ulaşmayı diliyorum. Dostlarından, evliyalarından olmak istiyorum."
Kalpten Allah’a ulaşmayı dileyen kişi hacet namazı ile mürşidini Allah’tan sorar. Tâbiiyetle birlikte ruhu Sıratı Mustakîm üzerinden Allah’a doğru yola çıkar. Allah’ın ipi; mürşiddir, resûldür, Sıratı Mustakîm’dir. Allah’a ulaşmayı dilemek ve Sıratı Mustakîm üzerinde olmak, kalplerin sevgide birleşmesinin anahtarıdır.
Nefret kendi kendine gitmez, onu yok edecek vasıta nefs tezkiyesidir, zikirdir. Mürşide tâbiiyetle birlikte nefs tezkiyesi başlar. Zikir silgisiyle nefreti, kini, düşmanlığı Allah kalbinizden siler. İşte o zaman siz sadece şu şarkıyı söylersiniz: “Her şey çok mu güzel, yoksa bana mı öyle geliyor?
Unutmayın; Anahtar elinizde! Mutluluk kapısının önündesiniz. Allah’a ulaşmayı dileyerek kapıyı açın ve saadeti hemen yaşamaya başlayın. Gerçekten dünyadaki en mutsuz insanlar dahi eğer Allah’a ruhlarını ölmeden evvel ulaştırmayı dilerlerse; bir mutluluğun, damarlarından bütün vücutlarına dağıldığını, içlerinin ısındığını, bir meltem rüzgârının onları okşamaya başladığını ve de huzur içinde bir dünya hayatına ilk adımlarını attığını yaşayacaklardır.
Bu, sevgili kardeşlerim, çok zevkli bir hayat. Temelinde sevgi olan ve bütün boyutlarıyla mutluluğu yaşatan bir dünya hayatı. Ee, öyleyse? Hadi koşun, mutluluğa koşun! Sizi bekliyor Allahû Tealâ. Sadece Allah’a ulaşmayı dileyeceksiniz. Bu kadar! Bu size hayatınızın ilk mutluluğunu yaşatacak. Ve Allah’ı sevmenin, insanları sevmenin ne kadar muhteşem bir şey olduğunu yaşayacaksınız. Allah Kendisini sevdirecek, insanları da sevdirecek.
Allah yolunda sevgi harcıyla birbirinize kenetlenmenizi Efendimizin himmetiyle Yüce Rabbimizden diliyoruz. Allah hepinizden razı olsun. Sizleri çok ama çok seviyoruz, kalbimizden.
DR. ABDULCABBAR BORAN
www.ibrahimlive.com
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
DR. ABDULCABBAR BORAN
SEVGİ ALLAH’TANDIR, NEFRET ŞEYTANDANDIR
Allah'a sonsuz hamd ve şükrederiz ki; Allah'tan bahsetmek üzere, sevgiden bahsetmek üzere bir aradayız.
Sevgili kardeşlerim, biliniz ki Allah tarafından çok seviliyorsunuz, beklemediğiniz kadar, umut etmediğiniz kadar çok seviliyorsunuz. Yaratılışımızın temel sırrı sevgidir. Allahû Tealâ bizi sevmiş ve yaratmıştır. Ve ister ki herkes Allah sevgisini öğrensin, ister ki herkes Allah’ın sevgisi ile birbirini sevsin ve ister ki herkes birbirini mutlu etsin ve en zirve noktadaki mutluluğu yaşasın.
Mutluluk arayan sevgili kardeşlerim! Hepiniz için biliniz ki; mutluluğun anahtarı sevgidir. Birçok insan böyle dediğimiz zaman şunu düşünür: “Tabii, etrafımdaki insanlar bana güzel davranırlarsa, beni severlerse bu olabilir.” Bunu söyleyen kişi topun kendisinde olduğunu bilmiyor. Top sizde sevgili kardeşlerim. Severseniz sevilirsiniz. Hiçbir zaman "Onlar beni sevsin de ben o zaman onları severim." tarzında bir bencilliğe kapılmamalısınız. Onlar sizi sevseler de siz etrafınızdaki insanları sevmelisiniz, sevmeseler de gene sevmelisiniz, en azından sevmeye çalışmalısınız. Ne güzel demiş Mevlânâ Hazretleri: “Yarım nefeslik bu hayatında, sevgiden başka bir şey planlama.”
Allah Resûl’ü (S.A.V) Efendimiz buyuruyor ki: “Birbirinizden nefret etmeyin, birbirinize haset etmeyin, birbirinize sırt çevirmeyin. Ey Allah’ın kulları! Kardeş olun.” (Buhari, Edeb- 57,62)
Peki, ne ölçüde bir sevgi olmalı bu? Peygamber Efendimiz (S.A.V) bu konuda buyuruyor ki: “Müminler birbirini sevmede, birbirlerine merhamet ve şefkat göstermede tıpkı bir organı rahatsızlandığında diğer organları da uykusuzluk ve yüksek ateşle bu acıyı paylaşan bir bedene benzer.”
Bundan 14 asır evvel sahâbe, Nebîler Sultanı Peygamber Efendimiz (S.A.V)’e tâbî olmadan evvel sevgiyi bilmiyorlardı. Bildikleri şey nefretti. Aralarındaki kan davaları sebebiyle insan öldürmekte sakınca görmeyen, kız çocuklarını diri diri toprağa gömen, defaatle kervan soyan, fal oklarına bakan, her gün sarhoş olan bir topluluktu. Allah’ın sevgisidir ki, Allah Resûl'ü (S.A.V) Efendimizin sevgisidir ki, o sahâbeyi bulundukları cehennemin en derin çukurlarından aldı, dünyadaki en üstün insanların arasına ulaştırdı.
Allahû Tealâ Âli İmrân-103’te diyor ki: “Ve hepiniz, Allah’ın ipine sımsıkı tutunun, fırkalara ayrılmayın! Ve Allah’ın sizin üzerinizdeki ni’metini hatırlayın; siz (birbirinize) düşman olmuştunuz. Sonra sizin kalplerinizin arasını birleştirdi, böylece O’nun (Allah’ın) nimeti ile kardeşler oldunuz…”
Bu âyet-i kerimede çok önemli bir husustan bahsediliyor; nefretin, kinin, düşmanlığın sevgiye dönüştüğü bir ortam. Bunun başlangıç noktası: Allah’ın ipine sımsıkı sarılmak. Allah’ın uzattığı ipi yakalamak, Allah’ın ipine sımsıkı sarılmak; bir taleple, Allah’a ulaşmayı dilemekle gerçekleşir: “Yarabbi! Ben Sana ulaşmayı diliyorum. Dostlarından, evliyalarından olmak istiyorum."
Kalpten Allah’a ulaşmayı dileyen kişi hacet namazı ile mürşidini Allah’tan sorar. Tâbiiyetle birlikte ruhu Sıratı Mustakîm üzerinden Allah’a doğru yola çıkar. Allah’ın ipi; mürşiddir, resûldür, Sıratı Mustakîm’dir. Allah’a ulaşmayı dilemek ve Sıratı Mustakîm üzerinde olmak, kalplerin sevgide birleşmesinin anahtarıdır.
Nefret kendi kendine gitmez, onu yok edecek vasıta nefs tezkiyesidir, zikirdir. Mürşide tâbiiyetle birlikte nefs tezkiyesi başlar. Zikir silgisiyle nefreti, kini, düşmanlığı Allah kalbinizden siler. İşte o zaman siz sadece şu şarkıyı söylersiniz: “Her şey çok mu güzel, yoksa bana mı öyle geliyor?
Unutmayın; Anahtar elinizde! Mutluluk kapısının önündesiniz. Allah’a ulaşmayı dileyerek kapıyı açın ve saadeti hemen yaşamaya başlayın. Gerçekten dünyadaki en mutsuz insanlar dahi eğer Allah’a ruhlarını ölmeden evvel ulaştırmayı dilerlerse; bir mutluluğun, damarlarından bütün vücutlarına dağıldığını, içlerinin ısındığını, bir meltem rüzgârının onları okşamaya başladığını ve de huzur içinde bir dünya hayatına ilk adımlarını attığını yaşayacaklardır.
Bu, sevgili kardeşlerim, çok zevkli bir hayat. Temelinde sevgi olan ve bütün boyutlarıyla mutluluğu yaşatan bir dünya hayatı. Ee, öyleyse? Hadi koşun, mutluluğa koşun! Sizi bekliyor Allahû Tealâ. Sadece Allah’a ulaşmayı dileyeceksiniz. Bu kadar! Bu size hayatınızın ilk mutluluğunu yaşatacak. Ve Allah’ı sevmenin, insanları sevmenin ne kadar muhteşem bir şey olduğunu yaşayacaksınız. Allah Kendisini sevdirecek, insanları da sevdirecek.
Allah yolunda sevgi harcıyla birbirinize kenetlenmenizi Efendimizin himmetiyle Yüce Rabbimizden diliyoruz. Allah hepinizden razı olsun. Sizleri çok ama çok seviyoruz, kalbimizden.
DR. ABDULCABBAR BORAN
www.ibrahimlive.com