İstihbarat çalışmaları, tarihin her döneminde güvenlik politikasının temel bir bileşeni olmuştur. Ülkelerin olası tehditlere karşı her zaman hazırlıklı olmak istemesi, istihbarat faaliyetlerini kaçınılmaz kılmaktadır.
Ülkemizde normal olmayan doğasal olayları gözlemlediğimizde istihbarat mühendisliğinin ne derece aktif olduğu hususunda akıllarda soru işaretleri yer kaplamaya devam ediyor.
Yakın tarihte Malatya’da artçı depremler oldu. Prof. Dr. Naci Görür, 5,3 büyüklüğünde depremle sarsılan Malatya hakkında konuştu. Bu depremin artçı bir sarsıntı olmadığını söyleyen Görür, “Malatya'da son olan iki depremin hangi fay tarafından üretildiğini biz bilmiyoruz” dedi.
Burada sözüm ona lafım (Prof. Dr. Naci Görür’e değil), uzman profesör biri çıkıyor, ‘hangi fay tarafından üretildiğini biz bilmiyoruz’ diyor, üstüne üstelik tuhaflıklar bununla da bitmiyor. 4.5 derinlikte artçı bir depremi ele alalım, bu derinlikte olan depremleri daha önce(geçmişte olan örnek depremler düşünüldüğünde) çevre iller ne derece etkilenirdi? Çevre iller hissetmezdi bile… Şuan olan artçı depremleri sadece çevre iller değil, etki dairesi geniş bir şekilde çeşitli illerde hissedilmesi tespit ediliyor. Bununla da bitmiyor tuhaflık! Örnek verdiğimiz 4.5 derinlikte artçı bir depremi kişi evinde hissetmiyor, ama yan apartman hissediyor! Düşün…?
Yakıcı güneşler var diyoruz, olağandışı iklimler içerisinde nefes alıp vermeye çalışıyoruz, bu yazdığım sorular ve şüpheler hiç DOĞAL değil. Tarihte araştırma yapıyoruz, okuyoruz, izliyoruz… Doğal depremlere benzemeyen sarsıntılar olduğu vatandaşın beyninde şüphelere sebebiyet veriyor. Yani biz işin uzmanı değiliz ama bu depremlerde DOĞAL değil, bariz YAPAY olduğu kuşku yaratmaktadır. Bilimin ışığında ve vatanımızın güvenliği hususunda çalışmaları takip edemiyoruz. Öyle bir çalışma var mı onu da bilmiyoruz.
Soralım, ülkemizde İstihbarat Mühendisliği aktif çalışıyor mu? Günümüzde istihbarat çalışmaları askeri güç boyutundan sıyrılarak teknoloji, ekonomi ve bilimsel gelişmeler ışığında hareket etmeye başlamıştır. Karar alıcıların belirlediği ihtiyaçlar, istihbarat faaliyetlerine rehberlik etmektedir. Karar alıcılar bu bağlamda hangi konularda istihbaratları aktif çalıştırıyor bilemiyoruz.
Beklenen 7 ve üzeri deprem, uzmanlar tarafından uyarıda bulunuyor. Karar alıcıların tüm şehirlerde başlattıkları “Dirençli Şehir” vurgusu sürüyor, yaşadığımız bu olağanüstü hallerin içerisinde yüzerken, gelişen ülkelerin başına gelen bu tip olaylar neticede vatandaşımız çekmektedir.
Doğru bilgi(teyitli) ve istihbarat (uluslararası) bilgiler ışığında üst düzey önlemler alınması elzem. İnsanlar mutsuz, umutsuz, korku dolu ve ümitsiz…
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Gizem Sezer
İstihbarat Mühendisliği
İstihbarat çalışmaları, tarihin her döneminde güvenlik politikasının temel bir bileşeni olmuştur. Ülkelerin olası tehditlere karşı her zaman hazırlıklı olmak istemesi, istihbarat faaliyetlerini kaçınılmaz kılmaktadır.
Ülkemizde normal olmayan doğasal olayları gözlemlediğimizde istihbarat mühendisliğinin ne derece aktif olduğu hususunda akıllarda soru işaretleri yer kaplamaya devam ediyor.
Yakın tarihte Malatya’da artçı depremler oldu. Prof. Dr. Naci Görür, 5,3 büyüklüğünde depremle sarsılan Malatya hakkında konuştu. Bu depremin artçı bir sarsıntı olmadığını söyleyen Görür, “Malatya'da son olan iki depremin hangi fay tarafından üretildiğini biz bilmiyoruz” dedi.
Burada sözüm ona lafım (Prof. Dr. Naci Görür’e değil), uzman profesör biri çıkıyor, ‘hangi fay tarafından üretildiğini biz bilmiyoruz’ diyor, üstüne üstelik tuhaflıklar bununla da bitmiyor. 4.5 derinlikte artçı bir depremi ele alalım, bu derinlikte olan depremleri daha önce(geçmişte olan örnek depremler düşünüldüğünde) çevre iller ne derece etkilenirdi? Çevre iller hissetmezdi bile… Şuan olan artçı depremleri sadece çevre iller değil, etki dairesi geniş bir şekilde çeşitli illerde hissedilmesi tespit ediliyor. Bununla da bitmiyor tuhaflık! Örnek verdiğimiz 4.5 derinlikte artçı bir depremi kişi evinde hissetmiyor, ama yan apartman hissediyor! Düşün…?
Yakıcı güneşler var diyoruz, olağandışı iklimler içerisinde nefes alıp vermeye çalışıyoruz, bu yazdığım sorular ve şüpheler hiç DOĞAL değil. Tarihte araştırma yapıyoruz, okuyoruz, izliyoruz… Doğal depremlere benzemeyen sarsıntılar olduğu vatandaşın beyninde şüphelere sebebiyet veriyor. Yani biz işin uzmanı değiliz ama bu depremlerde DOĞAL değil, bariz YAPAY olduğu kuşku yaratmaktadır. Bilimin ışığında ve vatanımızın güvenliği hususunda çalışmaları takip edemiyoruz. Öyle bir çalışma var mı onu da bilmiyoruz.
Soralım, ülkemizde İstihbarat Mühendisliği aktif çalışıyor mu? Günümüzde istihbarat çalışmaları askeri güç boyutundan sıyrılarak teknoloji, ekonomi ve bilimsel gelişmeler ışığında hareket etmeye başlamıştır. Karar alıcıların belirlediği ihtiyaçlar, istihbarat faaliyetlerine rehberlik etmektedir. Karar alıcılar bu bağlamda hangi konularda istihbaratları aktif çalıştırıyor bilemiyoruz.
Beklenen 7 ve üzeri deprem, uzmanlar tarafından uyarıda bulunuyor. Karar alıcıların tüm şehirlerde başlattıkları “Dirençli Şehir” vurgusu sürüyor, yaşadığımız bu olağanüstü hallerin içerisinde yüzerken, gelişen ülkelerin başına gelen bu tip olaylar neticede vatandaşımız çekmektedir.
Doğru bilgi(teyitli) ve istihbarat (uluslararası) bilgiler ışığında üst düzey önlemler alınması elzem. İnsanlar mutsuz, umutsuz, korku dolu ve ümitsiz…