Her devirde olduğu gibi, sinsi düşmanların günümüzdeki temsilcileri de, kendilerine İslâm âlimlerini hedef seçtiler. Bunları kötülemek için ne gerekiyorsa yapıyorlar. İmâm-ı Âzam, İmâm-ı Gazalî, İmâm-ı Rabbanî... gibi İslâm büyüklerini her fırsatta kötülüyorlar. Bununla da yetinmeyip, sinsi düşmanlığı temsil eden, kendilerinden önceki kuklaları göklere çıkarıyorlar. Bir kimsenin gerçek niyetini anlamak için, övdükleri ve kötüledikleri kimselere bakmak kâfidir. Tabiî bu arada, Hallacı Mansur, Hacı Bektaş-ı Velî ve Mevlânâ... gibi gerçek mânâda büyüklerden de bahsediyorlar. Bunlardan bahsetmelerinin iki sebebi var: Birincisi, dikkati çekmemek, bunların arasına yukarıdaki kimseleri de karıştırarak, işin aslını bilmeyenleri kandırmak.
İkincisi, bu zâtların kapalı, izaha muhtaç çok sözlerinin oluşu. Bu sözlerini, istedikleri gibi izah ederek, dine zarar vermek.
Meselâ; Mevlânâ hazretleri, “Kim olursan ol, yine gel!” demiş. Bu kapalı bir söz olup, izahı gerekir. İstismarcılar, bu sözü esas alıp; “Bak, Mevlânâ, kim olursan ol, yine gel, diyor. Dinli dinsiz ayırımı yapmıyor. Herkesi sevmeliyiz. Herkesi kardeş bilmeliyiz.” diyerek, dinsizlik olan hümanizmi aşılıyorlar.
Halbuki, Hazreti Mevlânâ; “Kim olursan ol gel! Biz kimsenin geçmişine bakmayız, geçmişine tevbe edip, Müslüman olan kimseyi, bağrımıza basarız, kardeş biliriz.” diyor. Kâfirleri de kardeş biliriz, demiyor.
Demez, çünkü Kur’ân-ı kerîm; “Ancak Müslümanlar kardeştir.” diyor."
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Süleyman Göksu
SİNSİ DİN DÜŞMANLARI
Her devirde olduğu gibi, sinsi düşmanların günümüzdeki temsilcileri de, kendilerine İslâm âlimlerini hedef seçtiler. Bunları kötülemek için ne gerekiyorsa yapıyorlar. İmâm-ı Âzam, İmâm-ı Gazalî, İmâm-ı Rabbanî... gibi İslâm büyüklerini her fırsatta kötülüyorlar. Bununla da yetinmeyip, sinsi düşmanlığı temsil eden, kendilerinden önceki kuklaları göklere çıkarıyorlar. Bir kimsenin gerçek niyetini anlamak için, övdükleri ve kötüledikleri kimselere bakmak kâfidir. Tabiî bu arada, Hallacı Mansur, Hacı Bektaş-ı Velî ve Mevlânâ... gibi gerçek mânâda büyüklerden de bahsediyorlar. Bunlardan bahsetmelerinin iki sebebi var: Birincisi, dikkati çekmemek, bunların arasına yukarıdaki kimseleri de karıştırarak, işin aslını bilmeyenleri kandırmak.
İkincisi, bu zâtların kapalı, izaha muhtaç çok sözlerinin oluşu. Bu sözlerini, istedikleri gibi izah ederek, dine zarar vermek.
Meselâ; Mevlânâ hazretleri, “Kim olursan ol, yine gel!” demiş. Bu kapalı bir söz olup, izahı gerekir. İstismarcılar, bu sözü esas alıp; “Bak, Mevlânâ, kim olursan ol, yine gel, diyor. Dinli dinsiz ayırımı yapmıyor. Herkesi sevmeliyiz. Herkesi kardeş bilmeliyiz.” diyerek, dinsizlik olan hümanizmi aşılıyorlar.
Halbuki, Hazreti Mevlânâ; “Kim olursan ol gel! Biz kimsenin geçmişine bakmayız, geçmişine tevbe edip, Müslüman olan kimseyi, bağrımıza basarız, kardeş biliriz.” diyor. Kâfirleri de kardeş biliriz, demiyor.
Demez, çünkü Kur’ân-ı kerîm; “Ancak Müslümanlar kardeştir.” diyor."